sadİSTanbul…
açmış kollarını kocaman sarmalamış beni yine.
yazmaya üşenen ellerime güç kuvvet; bir nefret bir hasret… ne kadar klişeleşmiş laf varsa üretip paketleyesim var. koli koli satsam ya hepsini bit pazarında.
mazoşİSTanbul…
acı çekmeye yeminli ne kadar ruh varsa kilitlenip kaldık baş başa diz dize. ne birinin ötekinden kurtuluşu var ne ötekinin kaçmaya niyeti.
faşİSTanbul…
farklılaşmaya kastıkça benzeşen, sonra da benzeşmeyenleri ayıklayan mantalitelerin yığınına döndü tarhihi şehir. daha az kanlı ama bakışları daha acımasız.
egoİSTanbul…
bencilliğin fersah fersah arttığı sokaklar dolusu adam. toplayıp yaksan mı, kutsayıp satsan mı bilemezsin. sen kendini merkeze koymadıkça hedef tahtasının ortasındaki portre her gün aynada gördüğün o surettir bilesin.
exİSTanbul…
varoluşun da şehir kadar anlamlı olmadıkça, fuzuzli nefes tüketmenin anlamı yok bu 10 küsür milyonluk ahırda.
…İSTANBUL…
İSTifade…
ifadesiz kalmak istemiyorsan, birşeyleri takmalısın her sabah yüzüne evden çıkarken. utanç, kibir ya da yalnızca sinsilik. masken yüzünde oldukça açamayacağın kapı yok. topkapı, yenikapı, ahırkapı… kapı kapı gez surların etrafını.
İSTila…
yalnızca bedenler değil, düşler de yer kaplıyor bu iki yaka arası deniz hatunun kollarında
İSTasyon…
bi durak ararsan dinlenecek, peşinden atlı sürüsü yollayacak yegane şehirdir burası. ey yolcu! dur da bi fatiha oku..
İSTisna…
sen de mi? ne rastlantı ben de… gel birlik olalım da istisnai durum kalmasın aramızda.
Hoşgeldin demeliyim sanırım, bir insanın varlığı geldiği ortama fazladan güzellik katıyorsa ona hoş geldin denir bizim buralarda.
Bu yüzden hoşgeldin, kelimelerin hoş geldi, sanırım bundan sonra buralar daha bir güzel olacak =))
Hoş yorumunuza naçizane teşekkürü borç bilirim.
Sağolasın…