Kendini Seyyah Sanan Divane Kadın’a…

Yine kendine bir kimlik bulmuş, ardına saklanıp bana oradan dil çıkarmayı da eksik etmemişsin. Bu yaşta da kendini bu kadar muzırlığa layık görmenin, deliliğinden başka bir açıklaması olmalı pek muhterem Divane Kadın…
Uzun zamandır benden bir ses işitmediğinden dert yanıyorsun. Oysa dinlemiyorsun ki… Varsa yoksa senin deli duman düşlerin, kırılan kalbin, kainata yetecek kadar hislerin…Seyyahmış, peh! Senin; planını aylar önceden yapmadığın, valizine koyacaklarını bile liste liste tutmadığın, gittiğinde yapılacaklara karar vermeden yollara düştüğün vaki midir acep? Okuyan da, elinde asasıyla yollara düşmüş bir berduş sanar seni. Sen ki, kahve makinesiz bile yola çıkmaz, nerede güzel çay fotoğrafı çeksem daha çok beğeni toplarım derdiyle uykusuz kalırsın.
Ah Delilerin Delisi Kadın… Seni tanımasam beni bile ağlatacaksın. Bu şehri terkettiği an karalara bürünüp hasretimle dünyadan geçmiş, gece kumsallarda yürürken yüzümden gayrısını düşünemezmiş… Peh peh peh! laflara bakan da seni aşık sanır. Oysa o kadar iyi tanıyorum ki seni. Sen ki, en mutlu aşk hikayesinin ortasına oturtsam seni, sıkılır kaçarsın. Gelip seni sevdiğimi söylesem önce bir kahkaha atarsın, arkasında bin bir dalavera ararsın.

Uğultulu Tepeler’i okumuşsun, yine yeniden… Oradaki Catherine’den bir farkın yok. Bunu sen de biliyorsun. Sözde aşık olduğunu, kendisini yücelteceğine inandığına satmakta bir beis görmeyen sonra da drama çevirdiği hayatından, kendisini ölümüne hasta etmek suretiyle kurtulan bir zavallı! Acı çektireceğini bildiğin bir Heathcliff bulabilsen, senden iyisi olmazdı be Deli Kadın. Ama o ben olmayacağım… Her ne kadar senden uzak durmam sana mazoşist bir haz verse de seni kendinin de, benim de katilim yapmayacağım.

Senin dudaklarından çıkacak tek bir sesin kurbanı olmaya bile razıyken Sevgili Divanem, o sesi hiç duymamak pahasına burada bir başıma oturacağım.

Ellerimi tuttuğun hikayesini de başkalarına sat, laf etmiyorum ama bana yapma bari. Ben senin naif ellerine dokunmamak için ne bahaneler yaratıyorum bilsen… Açmaya uğraştığım o şemsiyeler, içmeye çalıştığım çaylar, elime yapışan kitaplar, saramadığım sigaralar… Neden hep sen yanıma yaklaşırken ben hep bunlarla meşgulüm acaba? Biraz düşünsen bulurdun ama yok.. Senin işin, olmayanları hayal etmekle…
O yüzden Sevgili Delim, Divanem, Kadınım… O satırları yazıp, bana ellerinizi tuttuğum anın hayalini kurdurtarak işkence etmeyin…

asli.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir