Sevmedim hiçbirinizi…
Kalbimde bir zerre yer ettiyseniz bile izlerini silip süpürmeye ahd etmiştim, kocaman bir ateş yakıp küllerinizin savruluşunu izledim, zevkle…
Kalp yanmış, ciğerler dumana boğulmuş Ne Gam? Yeniden doğar, taptaze selam verir güneşe, yeniden atar, yeniden soluklanır, Ne Gam?
Yüreğimi yakmadınız hiçbiriniz…
Nerede sizde o kudret? Ben kendim yaktım o ateşi her seferinde, üşenmeden… yılmadan… sıkılmadan…
Küle dumana müptelayım; tohumlar kurumuş, filizler kavrulmuş; ne gam?
Kafamda kurguladığım varlığınızı ha silmişim, ha yaşatmışım… Ha varsınız, ha yoksunuz; Ne Gam?
Kimsiniz siz? Sesiniz bir var, bir yok… Görüntünüz bazen karıncalı bazen siyah beyaz. Netleştirip canlandırmaya ne hâcet? Nasıl olsa yok olmayacak mısınız? Sizi kâh var edip kâh yok etmenin zevkine varmışken bir de sevdanın derdine mi düştüm sandınız?
Kırıldınız mı?
Endişelendiniz mi?
Üzüldünüz mü?
Ne mutlu bana… Bana artık ne hüzün Ne Gam!
Ateşi yakmasını bile beklemedim kimsenin. Bir damla yanmaya cesareti olsun isterdim sadece. Minicik bir pencere açsalardı benim içimden, yanma pahasına, dışımdaki çirkin demir yığınını yargılamadan.