– Kimdi o?
– Kim kimdi?
– Az önce yanımızdan geçen?
– Kim geçti ki yanımızdan?
– Ben de onu soruyorum işte… Kafanı nereye çevireceğini şaşırıp kaldığın an yanımızdan geçen kimdi?
– Dikkat etmedim…
– Ben ettim ama… Gözlerinde geçmiş gizliydi, gizli bir geçmiş vardı gözlerinde… Gözleri, geçmişi gizlemeye çalışırken bulutlanıverdi aniden… O bulutların arkasında senin gözlerin vardı… Kimdi o?
– Yanımızdan geçen mi?
– Evet
– Geçti gitti işte, ne önemi var?
– Geçmemiş belli…
– Geçer sanmıştım…
– O da öyle sanmış… Ama geçmemiş işte. Bak, arkasından sürüklüyor bulutları, görmüyor musun?
– Onlar benim önümdeki bulutlar!
– Neden bulutlar var önünde?
– Çünkü görmek istemiyorum…
– Neyi?
– Geçip gittiğini…
– Ama güneş var o bulutların arkasında? Birbirinden parlak yıldızlar var?
– Hangi güneş, hangi yıldız daha parlak ki onun gözlerinden?
– Çok mu özlüyorsun?
– Özlemek mi? Özlemek için uzağında olmak gerek. Oysa hiç ayrılmadı ki yanımdan…
– O zaman neden yanından geçip duruyor?
– O geçen aslı değil, sureti yalnızca… Gölgesi, yansıması…
– Gölgesi neden o kadar hüzünlü o vakit?
– Çünkü hala bende olduğunu bilmiyor. Sanıyor ki kaybolmuş, sanıyor ki unutulmuş bir yerde…
– Neden bunu ona söylemiyorsun?
– İnanmaz ki…
– Denedin mi?
– Hem de kaç kere… Yüzüne bile haykırdım ama inanmıyor. Kaybedince inancını, kendini de kaybediyor, böyle süzülüyor etrafımda.
– Bu sana acı mı veriyor?
– Hayır. Bana acı veren, bana ne kadar acı verdiğini bile bilmemesi…
– Neden tanımazdan geldin onu? Madem bu kadar iyi tanıyorsun, kafanı neden çevirdin?
– Suretlere bakmamak gerek… Aslını unutur insan. Suretine dalarsam, aslını kaybederim.
– Bu kadar korkuyor musun onu kaybetmekten?
– Tahmin edemeyeceğin kadar…
– Haklısın… Ben tahmin etmem, ancak ümit ederim…
– Bu yüzden yanımdasın ya…
– Ümide mi ihtiyacın var?
– Hayır, sadece bir yanımın hala ümit ettiğine inanmaya ihtiyacım var.
– Merak etme, ben hep buradayım…
– Biliyorum…
Photo credit; Emma Amar (instagram.com/emmananou)