SizBizOnlarBizSiz

Elime kalem almayalı çok zaman olmuş da… Telefondan “notlar”ı açıp yazmaya bile üşenir olmuşum, işte bu hiç hayra alamet değil. Aklıma ne bir öykü geliyor ne de yazabilecek kadar serzeniş biriktirebiliyorum. Üretmiyorum, üretmek istemiyorum. Bir garip bıkkınlık hali işte. Hem kim, niye okur ki bir başkasının bıkkınlığını? Bir başkasının mutluluğuna, başarısına, azmine, sahip olduklarına ya da sahipmiş gibi gösterdiğine, lüksüne, neş’esine bakıp haset etmektense kim tenezzül eder bir başkasının derdine, tasasına, yoksunluğuna, hüznüne, bıkkınlığına, bezginliğine, isyanına, boş vermişliğine, umursamazlığına, yalnızlığına?

“İnsan bir kere derde düşmeyegörsün” demiş zamanında birileri. Kim demiş, neden demiş bilinmez de doğru laf etmiş sanki. Dertsiz başına dert bulanlar, her şeye küsüp kendi başına dram yaratanlar, olmayacak duaya amin diyenler, düşleyip adım atamayanlar, varlık içinde yokluk çekenler, şımarıklar, dram bağımlıları… Bizler…

Fındık kabuğunu doldurmayacak şeyleri dert edip esas meseleyi görmemeye yemin etmişler. Bizler…

Vardır elbet böyle birileri daha… Okuyorlardır, anlıyorlardır… Kim bilir?

SizBizOnlarBizSiz” için 5 yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir