Roma Yazısı

ask_cesmesi_para_attik

2013 Şubat ve Temmuz aylarında Roma’ya gitme fırsatı bulan bir şanslı olarak gezi deneyimimi hala paylaşmamış olmama şaşırıyorum. O vakit, o zamandan beri sakladığım notları yayınlamanın zamanı geldi.

Size ilk tavsiyem; daha yola çıkmadan elinizde bir harita, gün-gün turunuzu planlayın… Çoğu mesafeyi yürüyeceğiniz için oturup google maps ile saat-dakika hesaplarınızı kolaylıkla yapabilirsiniz.

Ah Roma!

Medeniyet beşiği ya da sanat cenneti ya da âşıklar şehri… Gezdiğiniz yerlere ve birlikte olduğunuz kişilere göre tanımınızı siz yaparsınız. Alışveriş benim önceliğim değildi o yüzden “Nereden ne alırım?” sorusunun cevabı burada pek yok =)

Roma’da gezerken bilmeniz gereken birkaç ufak detay daha var. İtalyancada ‘via’ cadde, ‘piazza’ ise meydan anlamına geliyor. Biz ilk iş olarak Roma’nın Mecidiyeköy’ü olan Termini’ye gittik, şehir haritamı ve Roma Pass’ımızı aldık. (3 günlük sınırsız ulaşım hakkı veriyor size bu pass, ikinci gidişimde ihtiyacım olmadı ama metro ve otobüs ile otel – şehir merkezi arası gidip gelmemizi epey bir ekonomik kıldı. Ha bir de üç müzeye giriş hakkı veriyor ki, Kolezyum’a hiiç sıra beklemeden girebildik bu Pass sayesinde)

kollezyum_savascisi

Gelelim Roma’yı Roma yapan en büyük eserlere. Şehir Merkezi’nde yer alan Kolezyum, Palatino ve Roman Forumu gibi devasa eserlerden bahsediyoruz. Roma Pass ile mavi metro hattını kullanarak ‘gladyatör arenası’ Kolezyum’un hemen önünde metrodan inebilirsiniz. Kolezyum hem heybetli hem de içeride yaşatılan vahşeti düşündükçe benim için ürperticiydi. Titus ve Vespasian dönemlerinde “100 Gün Oyunları” olarak adlandırılan eğlencelerde 9000 vahşi hayvan gladyatörler tarafından öldürülmüş.

Peki bilin bakalım Kolezyum’a adım atar atmaz ne yaptım? Daha birkaç hafta evvel izlediğim “La Grande Belezza – Muhteşem Güzellik” filminin çekildiği evi aramaya koyuldum. Zira filmde terastan Kolezyum çok net görünüyordu. Buldum mu? Tabii ki de buldum! =)

la_grande_belezza_teras

Vittorio Anıtı
İtalya’nın ilk kralı Victor Emmanuel anısına inşa edilmiş olan bu anıt Romanın her yerinden görülebiliyor. Yerli halk zamanında bu anıtı daktiloya benzetmiş. Komple mermerden yapılan bu anıtın üst kısmındaki 16 heykel İtalya’nın 16 şehrini temsil ediyor. Anıttaki heykeller büyüleyici!

vittorio_aniti

Şahsen bu heykeli uzun süre seyrettim, bakmalara doyamadım diyebilirim… Normalde heykel ve resim beni müziğin etkilediği kadar etkilemez diye bilirdim… Bunu görene dek…

sanatadoymak_vittorio

Panteon’da kahve…

Pantheon, M.Ö 25 yılından bu güne kadar korunmuş en iyi Roma abidelerinden biri. Roma impararatoru Hadrian’ın yapımı ve dizaynı ile özellikle ilgilendiği bu pagan mabedin inşaatı milattan sonra 126 yılında tamamlanmış. İsmi, “Tüm Tanrılar” anlamına geliyormuş. Etrafı çok güzel kafelerle dolu olan Panteon’a gidip de arka sokağında kahve içmeyeni, dondurma yemeyeni dövüyorlarmış…

panteon

roma_kahve_deliligi

Yeme- İçme:

Greco’da içemediğim kahveyi ikinci ziyaretimde Caffè Sant’Eustachio’da içtim. Panteon’un yine çok ünlü ve turistik esspresso barlarından biriydi.

en_meshur_kahveci_roma
En uygunundan en lüksüne kadar yemek yiyebileceğiniz bölgenin adı Trastevere.
Sabah kahvaltısında zeytin – peynir sevenlerdenseniz valizinize biraz koymanızda fayda var. Ya da gider gitmez bir market alışverişi yaparsınız. Zira kahvaltıda peynir yok =) zeytin de bizim zeytin gibi değil, uyarayım. Romalılar sabah kahvaltısını espresso ve kornet (sade ya da çikolatalı kruvasan) ile yapıyorlar. Günde en az 5 öğün espresso tüketiliyor. Bazen şeker ve süt isterseniz barista size kötü kötü bakabilir. Hatta kahveye tecavüz etmişsiniz gibi söylenebilir de. Benim başıma çok geldi =)

Piazza Navona

Dan Brown’un ünlü kitabı “Melekler ve Şeytanlar”ın sinema uyarlamasından hatırlayacağınız Piazza Navona, orjinal ismi Fontana dei Quattro Fiumi, 1651 yılında Pope İnnocent X desteği ile ünlü sanatçı Bernini tarafından yapılmış.
Ortasında Roma imparatoru Domitianus’ un emriyle 1. yüzyılda Mısırda yaptırılıp buraya yerleştirilen dikilitaş bulunuyor. Dört kıtadaki dört can suyunu Nil nehri, Ganj nehri, Tuna ,Plata nehirlerini sembolize eden bu eşsiz yapıt, şehirde mevcut barok mimarisinin en seçkin örneklerinden biri olarak gösteriliyor.

nuovo_meydani

Neden Her yol Roma’ya çıkar?

Romalılar, İmparatorluğu korumanın, birliklerini ve yaptıkları malları kolaylıkla ulaştıracak sistemin başarılı bir kara yolundan geçtiğini keşfedince fethettiği her kente önce su, sonra yol sonra da güvenlik sağlamaya başlamış. Yol yapmak ve yol bakımı devlet ideolojisinin bir parçası haline gelmiş. Bugün Hatay’a kadar uzanan bu yol sisteminin toplam uzunluğu 85,004 km idi ve 372 bağlantısı vardı. Her yol Roma’dan itibaren inşa edilmeye başlanınca haliyle hepsi bir şekilde Roma’ya bağlanıyor. Hatta Sultanahmet’te, Yerebatan Sarnıcı’nın hemen yanındaki Million taşı da o dönem yol uzunluğunu ölçmek için kullanılan taşlardan sadece biri.

Roma’da motosiklet ve akşam alkol yasağı…

Motosiklet, Roma’da ulaşımın olmazsa olmazı! Her ne kadar Romalılar İstanbul trafiğini bilmeseler de onlara göre Roma’nın trafiği “kabus”. Bizim işe gidiş gelişimizin 4 saati bulduğunu söyleyince bir an kendilerine acımayı bırakıyorlar. Ama yine de motosiklet, koca kenti baştan başa yarım saatte geçmenize olanak veriyor. Işıklarda bekleme süreleri dâhil! Her ışıkta, yaya yolunu dolduran onlarca motosiklet sürücüsü ışıkları beklerken birbirlerine laf atıyor, ne olacak bu Roma’nın hali diye soruyor. Son dönemin tartışması ise şehirde gece 22.00 itibari ile sokakta alkol içilmesinin yasaklanması. Kimisi belediye başkanına ateş püskürüyor. Kimisi ise “cahil turistler içip içip şişelerini nehre atıyor, olay çıkarıyor” şeklinde bir savunma geliştirmiş.

romanin_motorculari_her_daim_selam_verir

romada_tek_ulasim_motorla_mumkun

“Aşk Çeşmesi” aslında “Üç Yol Çeşmesi”

Her yıl yüz binlere turistin en masum duygularla tüm bozuk paralarını yağdırdığı aşk çeşmesi aslında adını üç yolun kesiştiği bir hikâyeden alıyor. Fontana di Trevi üç yol çeşmesi demek yani adı Aşk Çeşmesi değil. Bilinenin aksine buraya para atmanın sebebi aşk bulmak değil, yeniden bir şekilde Roma’ya gelmek. Bunun da özel bir yöntemi var. Sırtınızı çeşmeye dönüyor, gözlerinizi kapatıyor ve sağ elinizle, sol omzunuzun üzerinden uçacak şekilde çeşmeye fırlatıyorsunuz. Attığınız paranın değeri ne kadar küçükse Roma’ya geri gelme süreniz kısalıyor. Gerçek mi bilinmez ama şahsi deneyimimle 6 ay üzerine hiç hesapta yokken kendimi yine Roma sokaklarında buldum.

Aşk Çeşmesi’nden her gün yaklaşık 3 bin avroluk bozuk para toplanıyor. Basit bir hesapla, bu dilek paralarının Roma Belediyesi’ne ayda 90 bin, yılda ise 1 milyon avronun üzerinde gelir sağlıyor. Bu para belediye tarafından, yoksullara yardım etmek ve şehrin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kullanılıyor.

ask_cesmesi

Çeşmeler Kenti

Şehrin içinde yüzlerce çeşme var. Bu çeşmelerden akan su, tüm şehri saran su kemerleri ile direk dağlardaki su kaynaklarından geliyor. Marketlerden alacağınız sulardan daha taze olduklarını iddia edebilirim. Bu sebeple marketten su almak yerine çantanızda taşıyacağınız bir su şişesi sizi saat başı 1 Euro’dan kurtarabilir =) Ayrıca çoğu büfede normal su yok zira Avrupa’da maden suları normal suya göre daha çok tercih ediliyor.

Roman Holiday’den Audrey pozu bu merdivenlerde!

Aşk Çeşmesi’nden yakındaki bir turistik durağa geçmenizde fayda var. 1723’de yapılan ve 138 basamaktan oluşan İspanyol Merdivenleri! Merdivenlerde dolanırken aklıma sürekli Audrey’in Roman Holiday filmi geliyor. Gitmeden izlerseniz güzel olur. Bu arada lüks alışveriş tutkunu varsa merdivenlerin hemen karşısındaki sokakta Dior gibi pek çok lüks marka mevcut ve çoğunun önünde, içeri girebilmek için sıra beklemeniz gerekiyor. Aynı sokakta Roma’nın yüzlerce yıldır sanatçıların mekanı olmuş Caffé Greco var. Biz kapısından bir girip içeriye göz attık, mönüyü görünce de çaktırmadan kaçtık =)

caffe-greco-rome-b

 

Bu arada İspanyol Merdivenleri’ne kadar gitmişken “Pompi”de tiramisu yemeden dönmeyin.

pompi_tiramisu_sarayi

Vatikan’a zaman ayırın…
Roma’ya gelip, Hıristiyanlığın başkenti ve dünyanın en küçük ülkesi Vatikan’ı görmeden Türkiye’ye dönmek olmaz. Vatikan’da görmeniz gereken birkaç önemli nokta var. St. Pietro Bazilikası, bunların en önemlilerinden. Vatikan Müzesi ve Azizler Mezarlığı da görülmeye değer. Bu yapılarda Hıristiyanlığa dair görmeniz gereken birçok eser var. Roma’yı ziyaret etmeyenlerin de yakından bildiği Sistine Şapeli de Vatikan’da bulunuyor. Ünlü sanatçı Michelangelo’nun Yaratılış ve Kıyamet Günü freskleri de bu şapelde yer alıyor.

vatikan_muzesi_innilmaz_tavan_resimleri

Vatikan Müzesi’nin tavanlarını boydan boya dolduran resimleri izlerken boynunuzun tutulacağını garanti edebilirim. Ancak Pazar günleri kapalı olduğunu hatırlatmakta fayda var.

vatikan_muze_mrdivenleri2

Melekler Kalesi

Vatikan Müzesi’nden çıkınca hemen gidebileceğiniz ve kesinlikle görmeniz gereken bir diğer mekân da Castel Sant’Angelo. Melekler Kalesi olarak bilinen bu yapı, Osmanlı tarihi açısından da önemli. Çünkü Cem Sultan’ın dört yılı aşkın bir süre bu kalede yaşadığı rivayet ediliyor. Castel Sant’angelo’yu Vatikan’a bağlayan gizli alt geçit hala aktifmiş ama biz göremedik. Kale zindan havasını hala korumasa da Vatikan’ın tepesinden şehri fotoğraflayamayanlar burayı deneyebilir. Kaleye bağlanan köprü üzerindeki melek heykelleri, kalenin üzerindeki dört büyük melek heykeli kalenin ismini yeterince açıklıyor sanırım. En tepedeki melek de Cebrail… Manzarası çok güzel, tepesinde kahve içebileceğiniz bir kafe mevcut. Kahvelerin yanındaki kurabiyeleri yiyebileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz zira martılar size fırsat vermiyor.

aziz_melek_kalesinin_yuzsuz_martilari aziz_melek_kalesinden_tum_roma_ayaklarinin_altinda aziz_melek_kalesi

Roma’yı bölen aşk kilitleri…

Yazar Federico Moccia’nın ‘Gökyüzünden 3 Metre Yukarda’ ve ‘Seni İstiyorum’ adlı romanlarından sonra çiftler arasında ebedi aşkın simgesi olarak kabul edilen ve üzerine âşıklar tarafından kilitler asılan Roma’daki Milvio Köprüsü, Gaius Claudius Nero tarafından MÖ 206’da inşa ettirilmiş ve pek çok savaşa sahne olmuş. Son savaşın konusu ise köprü üzerine takılan kilitler! Tarihi köprüdeki aydınlatma direkleri kilitlerin ağırlığından dolayı yıkılacak hale gelince, Roma belediyesi bütün kilitleri kaldırmış. ancak birkaç gün içinde kilitler yeniden ortaya çıkmış. Belediye çareyi eski direkleri kaldırıp yerine daha sağlam, çelikten direkler koymaya karar vererek bulmuşlar.
Milvio köprüsü, üzerinde kurtlar tarafından emzirilen Romalı motiflerini taşıyan eserlerden yalnızca birisi…

milvio_koprusu_ask_kilitleri

Kurtların emzirdiği Romalılar

Efsaneye göre Romanın savaş tanrısı Mars’ın Romulus ve Remus adlarında ikiz oğulları olur. Kötü amcası annelerinden bebekleri çalarak Tiber nehrine atar. Akıntı bebekleri uzak bir yere taşıyarak bir kıyıya ulaştırır. Bir anne kurt tarafından kurtarılan bebekler onun şefkati ile beslenir ve korunur. Daha sonra bir çoban tarafından bulunan bebekler büyütülerek, ergenlik çağlarına ulaşır. Yıllar geçer ve Mars oğullarına kavuşur ve onlara anne kurt’un onları bulduğu yerde bir şehir kurmalarını söyler. Bir gün Romulus’un kurduğu şehrin yakınına duvar inşa ederek, eğlenen Remus ile kardeşi ile tartışır ve onu öldürür. Şehrin ismi o günden bu güne Roma olarak efsaneleşir.

romalilarin_disi_kurt_efsanesi

Aklıma gelenler olursa ileride eklerim.
Şimdilik bu kadar…

Bonus;

Roma’da fiat mini ve vespa çekmesem olmazdı =)

vespalar_romanin_olmazsa_olmazi

roma_arabalari2 roma_arabalari1

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir