Vaz mı geçtim sandınız sizden? Serden geçer, sizden geçemez bu yürek Sevgili Bayım…
Gönlüme sizden gayrı ateş düşmez mi sanırsınız? Düşer elbet amma, her bir kor parçası savrula savrula yine sizin ateşinizin dibine düşer, yine sizin sızınızı harlar da durur, bilmezsiniz.
Beni kendinizden uzaklaştırıp zihnimle bir başına bıraktığınız her lahzada, kendimi avutmaya bir meşke meylettim ruhumu. Hiç boş bırakmadım kalbimi ki sönmesin içimin ateşi… Tanıdığım her yüzde sizden bir mimik, dokunduğum her tende sizden bir işaret, konuştuğum her cemiyette sizden bir kelam buldum.
Size dair ne bulabildiysem doldurdum ruhumun ceplerine; kulağıma çalınan bir ses, gözüme takılan bir fotoğraf, içime çektiğim bir koku, buruk çayın tadı, gözlerimi acıtan duman…
Her şeyde, herkeste sizi buldum, gördüm, duydum, tattım Sevgili Bayım… Sizden uzak kaldıkça sizi daha çok sevdim, size daha çok kızdım. Size inat, sizden gayrı herkesi, her şeyi sevdim, sevmeyi denedim… Olmadı işte…
Sizden vazgeçmek mi?
İçime işleyip benden bir parça olmuşsunuz artık, ne çare…
asli.