Sahip olmak istediklerin gün gelir sana sahip olur…
Hayata dair en acı derslerin teker teker film sahnelerine hapsolunuşunu izlemek de pek bir fena koyuyor insana. ama hak verdikçe bağlanıyorsun. filmler zihnine sahip oldukça anlamsızlaşıyor, zihnin onlardan arındıkça yalnızlaşıyor sanki.
sahip oldukların, aidiyetliklerini belirler. her bir meta seni bir kategoriye yerleştirir. toplumda, psikolojide, tıpta…
zenginsindir, nevrotiksindir, kansersindir…
sahip ol ve SİNDİR…
Hiçbir şeye sahip olmamak seni depresyon sahibi de yapabilir. ya da bunun aslında bir özgürlük olduğunu düşünür boheme bağlarsın. salıverdiğin hiçbir şeyin geri dönmediği düşüncesi artık eskisi kadar koymaz hatta eline yapışan balonları da patlatıp elinden atmaya kasarsın.
sana sahip olmasınlar diye herşeyinden vazgeçebilir misin? tek amacının sana ait olması arzusundan sıyrılıp, sevmekten vazgeçebilir misin? özgürlük uğruna, sahip olduğun tüm hislerden kurtulabilir misin?
sence?
Sahip olmak nedir ki? Hicbir şeyimiz yok amk. Olmayacak da. Dünya benim değil ben bedenime bile sahip değilim. Sahip olduğum tek şey ben. Ben o kadar mikro bir parçadır ki… renklerin belki en güzel olduğu yerim ben. Ben diye bahsettiğim şey nedir ki? Aslında ben adıma bile sahip değilim. Adım bana sahip. Eskiden insanlar adlarını özelliklerine gore alırmış. O zaman belki benim adim demem mantıklı olurdu. Bu konuşanın ismi Cem'dir. Nesi varsa ona aittir. Ben renklerin siyahıyım. Karanlıktır ben ve hayatin içinde renk bulur ve ona ait olur. Sahip olduğum inancım yoktur mesela. İnancıma aidim. Aitlik duygusunun gelişmesi için ait olabileceğimiz şeyler yaratmalıyız. Ve yarattığımız hiçbir şeye sahip olamayız. Tanrı yarattığı şeye aittir. Bu da boyle biline