Bir adam tanıdım zamanın birinde…
Sevmeyi onunla öğrendim, en çok da sevilmeyi. Her gün özlemeyi, her gün özlenmeyi onunla öğrendim. Beni göremediği her gün, göz yaşlarıyla imzalanmış mektuplar yazardı bana. Ben ise onsuz geçirdiğim her günün gecesinde, düşlerine girebilmek için saatlerce dua eder uyurdum.
O adamı öyle çok sevdim ki, hayatımdan ansızın koparıldığı o sıkıntılı Temmuz gecesi ölümüm olacak sandım… Yanında olamadığım, başımı dizlerine koyamadığım, ellerini tutamadığım her bir an nefessiz kaldım, soldum, kayboldum ve öldüm.
Her gece yatağıma gömüldüm ve her sabah toprağımdan bin bir ümitte filizlendim.
Farkına bile varmadan, küçücük yüreğime koca bir çınar ektim; gözyaşımla suladım, ruhumu siper ettim. Çınarım büyüdükçe genişledi yüreğim. Özledikçe daha çok ağladım, mektuplarına sarıldım.
Bir adam tanıdım zamanın birinde, sevmeyi sevilmeyi, minicik yüreğimi bir aşk ile cihana çevirmeyi ondan öğrendim.
Şimdi o çınarın dibinde, gölgesinden, gövdesinden güç alan fidanlar yetişiyorsa hep o adam sayesinde. Çorak bir yürek gül bahçesine dönebildiyse, bülbüller şakıyabiliyorsa en güzel bestelerini; o adam sayesinde…
Şimdi nerededir, ne yapar bilinmese de hissediyordur varlığımı düşlerinde. Bülbülleri duyuyordur, güllerin kokusu alıyordur arada burnuna… Bugün sevebiliyorsam, o adam sayesindedir.
Ve hala acı çekmeyi lûtuf biliyorsam sevmeyi sevmemdendir.
asli.
Keşke daha sık yazabilseniz.
Ben de aynı şeyi diliyorum ama, olmuyor =)