Tanıdıklarımın yarısını tanımamış olmayı dilerdim. Kalan yarısı da muhtemelen benim için aynı şeyi düşünüyordur. Bu durumda tek başına adım atmayı başardığım dünyada, yanında kalmayı isteyeceğim tek bir kişinin bile olmaması şaşırtıcı değil.
Suç ve Ceza’da şöyle bir bölüm vardı; Bir idam mahkumu, ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: ‘Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek fırtınayla sarılmış vaziyette yaşamak zorunda olsam ve bütün ömrümce, bin yıl boyunca, hatta sonsuza kadar o bir karış toprakta durmam da gerekse, o şekilde yaşamak, şu anda bir saat içinde ölecek olmaktan çok daha iyidir?’ Yeter ki yaşasındı, sırf yaşasın! Nasıl olursa olsun, ama yeter ki yaşasın!
Kısmen aynı durumdayım… Ama idam mahkumu değilim ve elimde; ölmekle sarp kayalıklar başında tek yaşamak gibi seçim yapacağım bir durum yok. Bu, benim bizatihi tercihim. Hesap vermek, kimsenin derdi ile dertlenmek, dinlemek, anlamak, anlatmak, anlaşılmaya çalışmak, sevmek, sevilmek, sevdiğini göstermek, nefret etmek, nefret edilmek, beklemek, bekletmek, üretmek, tüketmek, daha çok tükenmek, konuşmak, susamamak, konuşulmamak, iteklenmek, saygı duymak, saygı duyulmak, gülümsemek, kahkaha atmak, gülümsenmek, görülmek, görmek ve duymak zorunda olmadığım, TEK BAŞINALIK halini arzu ediyorum.
Sabah sosyal medyada bir içeriğin başlığı çekti dikkatimi; “Bir sabah uyansanız ve dünyadaki tek kişi olduğunuzu fark etseniz ne yapardınız?”
Ben her sabah böyle hissediyorum.
İşe gelmeye çabalarken, çalışırken, öğlen yemeğimi yerken, yemekten sonra kitabımı okurken, işten çıkışta İstiklal’i amaçsızca turlarken, otobüse binmeden evvel bir çay içmek için uğradığım çaycıda otururken, konuşurken, dinlerken, otobüste, eve yürürken, eve gelip üzerimi değiştirirken, yatana kadar vakit öldürürken ve günün sonunda kafamı yastığa koyduğumda hissettiğim tek şey bu; koca dünyada bir başınalık. Bundan şikayetçi değilim. Asıl şikâyet ettiğim, tüm bunları yaparken gerçekten tek olmamam. Olamamam…
Oysa sabah uyansaydım ve dünyada bir tek benim olduğumu fark etseydim belki bir şarkı açar ve dans etmeye başlardım… Kim bilir?
Photo Credit: Toni Frissell – Lady in the Water: 1947